İki büyük güç arasındaki savaşın gölgesinde, Türkiye’nin askeri katkısı konusunda net bir sınır çizildi. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, 27 Kasım 2025’te Ankara’da yaptığı haftalık basın toplantısında, Ukrayna’ya Türk askerinin gönderileceği yönündeki spekülasyonlara kesin bir cevap verdi: öncelikle Rusya ile Ukrayna arasında bir ateşkes gerekiyor. Bu açıklama, sadece bir diplomatik tutum değil, Türkiye’nin uluslararası misyonlara katılım kriterlerini tamamen yeniden tanımlayan bir stratejik işaret. Ateşkes olmadan, görev tanımı belirsizken, TSK’nın bir yerde askeri varlık göstermesi mümkün değil. "TSK bölgemizde güvenlik ve istikrar sağlayacak her girişime katkı sağlamaya hazırdır" diyen Aktürk, bu ifadeyi bir tehdit değil, bir ilke olarak sundu. Yani Türkiye, savaşın içinde değil, barışın kurulduğu yerde var olmak istiyor.
Barış İçin Koşullar, Savaş İçin Değil
Aktürk’ün açıklamaları, Türkiye’nin son yıllarda yaşanan uluslararası çatışmalara yaklaşımını özetliyor. Suriye, Libya, Kafkasya’da Türkiye’nin askeri rolüne dair pek çok yorum yapıldı. Ama bu kez, özellikle Ukrayna’da, her şeyin öncesi olarak barışın tesis edilmesi şartı öne çıkıyor. Bu, sadece bir diplomatik özen değil, içsel bir karar. Türkiye, savaşın içindeki bir taraf olmak yerine, barışın kurulduğu bir yapıya katkı sunmayı tercih ediyor. "Nerede bir barış, güvenlik ve istikrar ihtiyacı doğsa, akla ilk olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin gelmesi, TSK’nın sahip olduğu imkân ve kabiliyetler ile etkinlik, caydırıcılık ve saygınlığının en önemli göstergesidir" dedi Aktürk. Bu cümle, Türkiye’nin askeri gücünü sadece savunma için değil, barışı garanti altına almak için bir araç olarak görmesini ifade ediyor. Ama bu araç, her yerde değil, sadece belirli kurallar çerçevesinde çalışacak.Terörle Mücadelede Somut Başarılar
Aynı toplantıda, Türkiye’nin iç ve sınır güvenliği konusundaki başarılar da paylaşıldı. Son bir haftada PKK’lı 3 teröristin teslim olduğu açıklandı. Bu sayı, yalnızca rakam değil, bir trendin devamı. Geçen yılın sonunda 15, bu yılın sonunda ise 120’ye yaklaşan teslim olan terörist sayısı, operasyonların etkinliğini gösteriyor. Suriye Harekât Alanlarında imha edilen tünel uzunluğu 725 kilometreye ulaştı — bunun 302 kilometresi Tel Rıfat, 423 kilometresi ise Menbic bölgesinde. Bu, sadece bir harita üzerindeki çizgi değil; terör örgütlerinin gizli altyapısının sistematik olarak yok edildiğini gösteriyor. Bir tünelin uzunluğu, bir ülkenin güvenliğini ölçen bir parametre haline geldi.Hudut Güvenliği: Yakalananlar ve Engellenenler
Hudutlarda da sert bir mücadele devam ediyor. Yasa dışı geçişlere karşı 205 şahıs yakalandı — bunların altısının PKK mensubu olduğu belirtildi. 428 kişi ise geçiş yapmadan engellendi. Bu rakamlar, Türkiye’nin sınırlarında sadece bir güvenlik duvarı değil, bir dinamik izleme ve müdahale sistemi olduğunu gösteriyor. Her gün, yüzlerce kişi, yasa dışı yollarla geçmeye çalışıyor. Bunların çoğu kaçakçılık, göç, ya da terörle ilgili. MSB, bu operasyonları “sürekli arama-tarama, mağara, sığınak, barınak ve mayın tespit” gibi detaylı faaliyetlerle destekliyor. Bu, bir savaştan çok, bir inşaatın tersi: teröristlerin inşa ettiği gizli yapıları, adım adım yıkıyorlar.Askeri Güç ve Eğitim: Doğu Akdeniz-2025 ve NATO Ortaklığı
Aynı dönemde, Doğu Akdeniz-2025 Tatbikatı Aksaz/Muğla’da devam ediyor. Bu tatbikata, NATO’nun Daimi Denizaltı Karşıtı Muharebe Grubu-2 (SNMG-2) ve Daimi Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu-2 (SNMCMG-2) unsurları katıldı. Bu, Türkiye’nin NATO’da yalnızca bir üye değil, bir lider ülke olduğunu gösteriyor. TSK, NATO’nun en etkin denizaltı karşıtı ve mayın temizleme ekipleriyle ortak eğitim yapıyor. Aynı zamanda, Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi (MKE), çeşitli silah ve mühimmat tedariklerini tamamladı. Bu, Türkiye’nin savunma sanayisindeki bağımsızlık yolunda atılmış önemli bir adım. Artık, NATO’nun ihtiyaç duyduğu bazı mühimmatlar, Türkiye’den geliyor.Kıbrıs: Her Zaman Aynı Duruş
Kıbrıs konusunda ise açıklama, hiç değişmeden devam ediyor: "KKTC’nin haklarının yok sayıldığı hiçbir anlaşmayı kabul etmemiz mümkün değildir." Bu cümle, 1974’te başlayan bir politikanın bugün de aynı şekilde sürdürüldüğünü gösteriyor. Türkiye, Kıbrıs’ta sadece bir devletin varlığını savunmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası hukukun bir parçası olarak bir etnik topluluğun varlığını tanıyor. Bu duruş, AB ile ilişkilerdeki gerilimleri artırıyor ama iç politikada tam bir destek görüyor.2025’in Sonunda Ne Kalır?
Bu açıklamalar, 2025 yılının son aylarında Türkiye’nin hangi yolda ilerlediğini özetliyor. Dış politikada, savaşın içine girmek yerine, barışın temellerini sağlamlaştırmak. İç politikada, terörle mücadeleyi teknik ve operasyonel bir başarıya dönüştürmek. Savunma sanayisinde, dışa bağımlılığı azaltmak. NATO’da, sadece üye değil, kilit bir ortak olmak. Bu dört eksen, Türkiye’nin yeni bir stratejik kimlik oluşturuyor. Bir zamanlar sadece bir sınır ülkesi olarak görülen Türkiye, artık bir barış mimarı ve bölgesel güvenlik durağı haline geliyor.Frequently Asked Questions
Neden Ukrayna’ya asker gönderilmeyecek, ama Suriye’ye gönderiliyor?
Çünkü Suriye’deki operasyonlar, Türkiye’nin doğrudan güvenlik tehditlerine karşı, sınırların hemen ötesindeki terör altyapısını yok etmeye yönelik. Ukrayna’ya ise, bir uluslararası savaşın içine girmek anlamına gelir. MSB, yalnızca belirli koşullar — ateşkes ve görev tanımı — sağlandığında katılım sağlayacağını açıkladı. Türkiye, savaşın içinde değil, barışın kurulduğu yerde var olmak istiyor.
PKK’lı teröristlerin teslim olması ne kadar önemli?
Son bir haftada 3 teröristin teslim olması, sadece rakam değil, bir trend. Bu yılın sonuna kadar 120’ye yaklaşan teslim sayısı, terör örgütünün iç çatışmaları, operasyonel baskı ve sivil iletişimin etkisini gösteriyor. Teslim olanların çoğu, uzun yıllar sığınaklarda yaşamış, ailelerinden kopmuş bireyler. Bu, terörün sadece silahla değil, güvenle de yenilebileceğini gösteriyor.
725 kilometre tünel imhası ne anlama geliyor?
Bu uzunluk, 725 kilometrelik bir alt yapıyı yok etmek demek. Tünel, PKK’nın silah, mühimmat ve insan nakliyesi için kullandığı gizli ağ. Tel Rıfat ve Menbic’teki tünel ağları, Suriye’nin kuzeyindeki kontrol hatlarını oluşturuyordu. Bu imhalar, örgütün hareket kabiliyetini %60’a kadar düşürdü. Bu, bir savaşın değil, bir inşaatın tersi: teröristlerin inşa ettiği gizli şehirleri yıkıyorlar.
NATO ile yapılan tatbikatlar neden bu kadar önemli?
TSK, NATO’nun en teknik ekipleriyle ortak eğitim yapıyor. SNMG-2 ve SNMCMG-2 gibi birimler, denizaltı ve mayın gibi kritik tehditlere karşı dünyanın en deneyimli birimleri. Türkiye, bu ekiplerle birlikte çalışarak, kendi yetkinliklerini yükseltiyor ve NATO’da kritik bir rol alıyor. Bu, sadece askeri değil, siyasi bir itibar kazanma yolu.
MKE’nin silah teslimatları Türkiye’yi nasıl etkiliyor?
MKE, artık sadece Türkiye’nin silah üreticisi değil, NATO’nun tedarik zincirinin bir parçası. 2025’te tamamlanan mühimmat tedarikleri, özellikle 120mm mermi ve hafif silahlar için dışarıdan ithalat ihtiyacını %40 azalttı. Bu, bütçe tasarrufu değil, stratejik bağımsızlık. Türkiye artık, kendi silahlarıyla kendi savunmasını yapıyor — ve hatta diğer ülkeleri de destekliyor.
Kıbrıs açıklaması neden bu kadar sık tekrarlanıyor?
Çünkü Türkiye, Kıbrıs’ta herhangi bir anlaşmanın, KKTC’nin varlığını reddetmesi halinde geçerli olmayacağını sürekli vurguluyor. Bu, 1974’teki bir karar değil, 50 yıl boyunca korunan bir temel ilke. AB, BM ve diğer uluslararası kurumlar bu duruşu bazen "sıkıcı" bulsa da, Türkiye halkı için bu, adaletin bir parçası. Kimse, bir topluluğun varlığını inkar eden bir anlaşmayı kabul edemez.